Gün içinde bazen öyle olaylarla karşılaşılır ki; sorulan soruların mantıkla uzaktan yakından alakası olmaz.
"Saldırı anında üzerinizde ne vardı?" "Gucci kazağım ve Nike ayakkabılarım."
Soru: "Doğum gününüz ne zaman?" Cevap: "28 Eylül." Soru: "Hangi yıl?" Cevap: "Her yıl."
Soru: "İdrar örneği verme imkanınız var mı?" Cevap: "Kendimi bildim bileli yapabilirim."
Soru: "Otopsiye başladığınız zamanı hatırlıyor musunuz?" Cevap: "Akşam 8:30 civarında başladık." Soru: "Bay, o esnada ölümüydü?
Cevap: "Hayır, sandalyeye oturmuş neden otopsi yaptığımı merak ediyordu."
Soru: "Şüpheliyi tarif edebilir misiniz?" Cevap: "Orta boyluydu, sakalı vardı." Soru: "Erkek miydi yoksa kadın mı?"
Soru: "İlk evliliğiniz niçin sona ermişti?" Cevap: "Ölüm sebebiyle. Soru: "Kim ölmüştü?"
Soru: "Bay, geçen yaz balayına çıktınız, değil mi?" Cevap: "Evet, Avrupa'ya." Soru: "Eşiniz de sizinle geldi mi?"
Soru: "Üç çocuğunuz var, değil mi?" Cevap: "Evet." Soru: "Kaçı erkek?" Cevap: "Erkek yok." Soru: "Hiç kızınız var mı?"
Soru: "21 Kasımda mı hamile kaldınız?" Cevap: "Evet." Soru: "Peki o anda siz ne yapıyordunuz?"
"Kaç kere intihar etmeyi başardınız?"
"Sizi öldürdü mü?"
"Uykusunda ölen bir insan, ertesi günün sabahına kadar bunun farkına varamaz, değil mi doktor?"
"Kardeş, sağır olmak nasıl bir duygu?" "Alooo duymuyormusun?" "Cevap versene!"
"Uyudun mu çocuğum?"
"Kaç yıllık bekarsınız?"
"Ben elbiseye yakıştım mı?"
Doktor: "Hastamızı vefaat etti başımız sağolsun." Hasta yakını: "Yani öldümü?"
Anne: "Oğlum okulun yokmu?" Cevap: "Hayır anne." Anne: "Peki derse girmeyecekmisin?"
"İlk defamı görüyosun?" "Yoo daha yeni görüyorum."
"Oradan ayrılana kadar orada mı kaldınız?"
"Çarpışma esnasında araçlar arasında ne kadar mesafe vardı?"
"Yalnız mıydınız, yoksa kendi başınıza mıydınız?"
"Resminiz çekilirken orada mıydınız?"
"En genç olan oğlunuz, hani şu 20 yaşında olan, kaç yaşındaydı?"
(Evde su kalmamıştır) Çocuk: "Baba su istermisin?" Baba: "Evet." Çocuk: "İyi o zaman bulursan içersin."
Soru: "Çocuğunuzda doğuştan beri olan bu hastalık ne zamandan beri var?"
"Efendim hiç mi kalmadı?"
"Niçin intihara teşebbüs ettiniz?" "Ölmek için mi?"
Oğlan: "Kızım sana hastayım." Kız: "Ama ben doktor değilim ki."
"Oğlum nerdesin?" "Tuvaletteyim anne!" "Oğlum ne yapıyorsun tuvalette?"
"Aloo! Ben Mehmet." "Hee!... Senmisin Mehmet?"
"Yemek çok sıcak ateşte pişmiş herhalde."
Üçüzlere bir soru: "Siz üçünüz ikiz misiniz?"
Telefon çalar, baba evi arıyordur ve kız telefonu açar: "Efendim baba?" Baba cevap verir: "Ha kızım eve geldin mi?"
"Afedersiniz, saatiniz çalışıyor mu?" "Evet." "Benimkine de bir iş bulabilir misiniz?"
"Körler rüya görebilir mi aceba?"
"Sen küçükken kaç yaşındaydın?"
Hoca: "Oğlum, şapkalı oğlum nedir o kafandaki?"
"Balıklar su içer mi?"
"Efendim sizin doğuştan kör olduğunuzu anladımda, küçükkendemi gözleriniz görmüyordu?"
Adam sırılsıklam içeri girer ve arkadaşı sorar: "Dışarıda yağmur mu yağıyor?"
"Hocam, boş musunuz?" Hoca: "Evet ama, bazen arçelik olabilirim."
"138, birdaha okulun koridorlarında koştuğunu görmeyeyim!" "Söyle bakalım numaran kaç?"
"Bak şu kız trafik kazası geçirdi." "Vah vah pek de genç, öldü mü?"
"Hayatım... uyuyorsun değil mi?"
"Bıçaklandığınızda ne hissettiniz?"
"Vurayım mı?" "Evet, lütfen vur anne, çoktandır dayak yememiştim!"
"Hiç mi yok?"
"Bu köpek ısırmaz dimi?"
"Bana bir saniye verirmisin?"
"Kocanız sizi öldürmek amacıyla mı bıçakladı?"
"Pek iyi görünmüyorsunuz, iyi misiniz?"
"Doktor bey, bu ölüleri hangi hastaneye kaldıralım?"
"Aaa... geldiniz mi?"
"Tüneli kaçmak için mi kazdınız?"
Soru: "Bu güne kadar kaç ölü üzerinde otopsi yaptınız, doktor?" Cevap: "Bu güne kadar ki bütün otopsileri ölüler üzerinde yaptım."